Beni değiştiren basit sırlar!

Babam, başkalarına zarar vererek acı çektiren bir adamdı. Annem, onun yüzünden gerçekten de talihsiz denilebilecek bir hayat yaşadı. Babamın, anneme vurduğunu ve yüzü gözü kan içinde kalan annemi saçlarından tutarak bahçede sürüklediğini hatırlıyorum. O sıralar, aklı henüz ermeye başlayan yaklaşık beş yaşında bir çocuktum ve tanık olduğum şey, yaşadığım en büyük travma olarak beni kişisel bir acıya mahkum etti. Bir hiçlik duygusu kaplamıştı içimi ve babama sarılıp, ‘anneme vurma’ diye yalvarmıştım. O günü takip eden diğer günlerde de şiddet her tekrarladığında, yaşamımda yeni yaralar oluşuyor ve kendimi bir çaresizlik girdabında hissediyordum. Fakat büyüdükçe bir şey fark ettim. Çektiğim o acılar aslında beni güçlendiriyordu.

Babam, sonraki yıllarda Hristiyan oldu. Alzheimera yakalanmıştı ve bu hastalıktan dolayı hiçbir şey hatırlamıyordu ama ruhsal bir susuzlukla durmadan araştırıyordu. Bu onun manevi açlığıydı. Öldüğünde, cenaze töreni sırasında çok düşündüm ve hayatımiçin talihsiz bir olay olarak gördüğüm babamın varlığının, aslında bir şükran koşulu olduğunun farkına vardım.

Nasıl minnettar olunacağını bilen birinin, minnettar olması için mutlaka bir sebep bulması gerekmez. Ama nasıl minnettar bilmeyen insanlar, hep bir sebep ararlar ve asla başarılı olamazlar. Her konuda teşekkür etmeyi hafife almayın.
Minnettarlık duygusu ile yaşayın.